İKİNCİ EL ARAÇLARDA BAYİNİN VE İTHALATÇININ (DİSTRİBÜTÖRÜN) GARANTİDEN KAYNAKLANAN BORÇLARI VE TÜKETİCİNİN HAKLARI
Garanti süresi içerisinde veya gizli ayıplarda garanti süresi sonrasında dahi satın alınan ikinci el araçlarda ithalatçı, bayi üreticinin sorumluluğunun devam edip etmeyeceği konusunda Yargıtay Kararlarında tereddüt meydana gelmiştir. Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 13.03.2008 2800/1800 E ve 2008/3308 K. Sayılı kararında davacı ile davalı arasında bir mal alım satımından kaynaklı sözleşme olmaması nedeni ile 4077 sayılı kanunda bahsi geçen “tüketici” olarak kabul edilemeyeceğine hükmetmiştir.
Yargıtay 4.Hukuk Dairesi bu şekilde kararlar vermesine rağmen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/13-542 E.2009/551 K.Sayılı 25.11.2009 tarihli yeni bir kararında “gerçek veya tüzel kişinin tüketici sayılmasının tek koşulu, mal veya hizmetin ticari veya mesleki olmayan nedenlerle alınmış veya kullanılmış olmasıdır. Tüketici niteliğindeki kişi, bir malı veya hizmeti satıcı niteliğinde olmayan bir kişiden satın almış olsa bile garanti süresi içinde üreticiye karşı 4077 SK'dan kaynaklanan haklarını kullanabilir. Bir malın el değiştirmiş olması garanti borcunu ve 4077 SK'nın tüketiciye sağladığı hakları ortadan kaldırmaz. Otomobil garanti belgesi ile satılması gerekli maldır. Garanti süresi içinde malın el değiştirmiş olması garanti borcunu ortadan kaldırmaz. “ diyerek ikinci el alınan araçlarda da tüketici haklarının devam ettiğine hükmetmiştir. Yargıtay Hukuk genel Kurulu kararları mahkemeler üzerinde emsal niteliğinde etki oluşturacak kararlardır. Hukuk Genel Kurulu kararı ile bu yanlıştan dönülmesi Tüketici Yasasının amaçladığı tüketiciyi koruma gayesine ve ruhuna uygun ve son derece isabetlidir. Bu kararın tam metnini aşağıda sunarım.
Avukat Yusuf AYIK
(İstanbul Barosu )
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2009/13-542
K. 2009/551
T. 25.11.2009
• BİR MALIN EL DEĞİŞTİRMİŞ OLMASI ( Garanti Borcunu ve 4077 SK'nın Tüketiciye Sağladığı Hakları Ortadan Kaldırmadığı )
• GARANTİ BORCU ( Bir Malın El Değiştirmiş Olması Garanti Borcunu ve 4077 SK'nın Tüketiciye Sağladığı Hakları Ortadan Kaldırmadığı )
• AYIPLI OLDUĞU İLERİ SÜRÜLEN OTOMOBİLİN YENİSİYLE DEĞİŞTİRİLMESİ İSTEMİ ( Tüketici Niteliğindeki Kişi Bir Malı veya Hizmeti Satıcı Niteliğinde Olmayan Bir Kişiden Satın Almış Olsa Bile Garanti Süresi İçinde Üreticiye Karşı 4077 SK'dan Kaynaklanan Haklarını Kullanabileceği )
4077/m.3
Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik m. 14/a
ÖZET : Dava, ayıplı olduğu ileri sürülen otomobilin yenisiyle değiştirilmesi, bu mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsili talebine ilişkindir. Gerçek veya tüzel kişinin tüketici sayılmasının tek koşulu, mal veya hizmetin ticari veya mesleki olmayan nedenlerle alınmış veya kullanılmış olmasıdır. Tüketici niteliğindeki kişi, bir malı veya hizmeti satıcı niteliğinde olmayan bir kişiden satın almış olsa bile garanti süresi içinde üreticiye karşı 4077 SK'dan kaynaklanan haklarını kullanabilir. Bir malın el değiştirmiş olması garanti borcunu ve 4077 SK'nın tüketiciye sağladığı hakları ortadan kaldırmaz. Otomobil garanti belgesi ile satılması gerekli maldır. Garanti süresi içinde malın el değiştirmiş olması garanti borcunu ortadan kaldırmaz.
DAVA : Taraflar arasındaki ayıplı malın değiştirilmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ( tüketici mahkemesi ) sıfatıyla Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesi'nce görevsizliğe dair verilen 16.04.2008 gün ve 2007/339-2008/113 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 25.12.2008 gün ve 2008/8872-15664 sayılı ilamı ile;
( ... Davacı, maliki olduğu .... marka otomobilin ayıplı olduğunu ileri sürerek aynı marka ve model ayıpsız araç ile değiştirilmesine, bunun mümkün olmaması halinde bugünkü bayi satış değerinin nakden ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... San. A.Ş., aracın ikinci el olduğunu, ikinci el araçta meydana gelen arızalara ilişkin davanın tüketici mahkemesinde görülemeyeceğini savunarak görevsizlik kararı verilmesini istemiş, diğer davalı Fahrettin cevap vermemiştir.
Mahkemece, görevsizlik ve dosyanın Kocaeli Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, imalatçısı ... San. A.Ş. olan aracı diğer davalıdan ikinci el satın aldığını ileri sürerek garanti süresi içerisinde aracın ayıplı olması nedeniyle 4077 Sayılı Kanunun 4/A maddesine dayalı olarak eldeki bu davayı açmıştır. Davacı, ... San. A.Ş. hakkında 4077 Sayılı Kanuna dayanarak dava açtığına göre, davacı ile bu davalı hakkındaki davaya bakmak tüketici mahkemesinin görevindedir. Davalı Fahrettin ile ilgili davada kural olarak genel mahkeme görevli ise de, genel mahkeme ile özel mahkemedeki davaların birlikte görülmesi gereken hallerde özel mahkemede davaya devam olunması gerektiğinden bu davalı yönünden de davaya tüketici mahkemesinde bakılması gerekir. Mahkemece yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir... ),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, ayıplı olduğu ileri sürülen otomobilin yenisiyle değiştirilmesi, bu mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, tüketici mahkemesi sıfatıyla görülmek üzere asliye hukuk mahkemesinde açılmıştır.
Davacı Canatan, tüketici mahkemesi sıfatıyla Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesi'ne hitaben düzenleyerek verdiği 08.11.2007 günlü dava dilekçesinde; maliki bulunduğu ... ... ... plaka sayılı ... marka 2006 model otomobilin 30.000 km. bakımını 2007 yılı Temmuz ayında yaptırdığını, yaklaşık bir ay sonra aracın klimasında koku meydana geldiğini, aracı önce Yalova'da daha sonra da Kocaeli'de yetkili servislere götürmesine rağmen kokunun giderilemediğini; araçta ayrıca elektrik hidrolik direksiyon arızası ve başka bazı arızalar oluştuğunu, yetkili servislerde muhtelif incelemeler yapılmasına rağmen bunların da ortadan kaldırılmadığını; bu arızaların, 14.06.2003 tarih ve 25138 sayılı R.G.'de yayımlanan Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik'in 14/a maddesinde belirtilen şekilde garanti süresi içerisinde ve bir yılda altı defadan daha fazla meydana geldiğini, davalı üretici firmanın araçta arıza tespiti yapamadığını bildirip, zararı telafi etmekten kaçındığını ileri sürerek ve başvurduğu Tüketici Sorunları İl Hakem Heyeti'nin de aracın yenisiyle değiştirilmesi yönünde karar verdiğini belirterek, zararının giderilmesi için aracın aynı marka ve modeldeki yenisiyle değiştirilmesine, üretimi sona ermiş ise yenisini veya aynı özellikleri taşıyan başka bir aracı bedelsiz olarak alabilmesi için dava tarihindeki bayi satış değerinin kendisine nakden ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan ... San. A.Ş. vekili, davacının davaya konu aracın ilk maliki olmadığını, ikinci el olarak diğer davalı galerici Fahrettin'den satın aldığını, aracın ikinci el olarak satın alınmış olması karşısında görevin tüketici mahkemesine ait bulunmadığını, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, davanın bu nedenle görev yönünden reddi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı Fahrettin cevap dilekçesi vermemiş, duruşmalara da katılmamıştır.
Yerel mahkemece verilen; davanın ayıplı malın iadesi istemine ilişkin olduğu, davacının dava konusu aracı ikinci el olarak satın aldığı, ikinci el araçların 4077 Sayılı Kanun kapsamında bulunmadığı, bu nedenle davaya bakma görevinin ticaret mahkemesine ait olduğu gerekçesine dayalı görevsizlik kararı, özel dairece metni yukarıda bulunan ilamla bozulmuş; yerel mahkeme, gerekçesini tekrarlayıp genişleterek ve bazı Yargıtay kararlarının da aynı yönde olduğunu belirterek önceki kararında direnmiş, direnme kararını da davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava konusu ... ... ... plaka sayılı ... marka 2006 model otomobilin, davalılardan ... San. A.Ş.'in yetkili bayii durumundaki dava dışı N... Otomotiv Paz. San. ve Tic. A.Ş. tarafından 19.09.2005 tarihinde yine dava dışı Serkan'a satıldığı, davacının Kocaeli 5. Noterince düzenlenen 06.04.2007 tarihli "Kati Satış Sözleşmesi" ile dava konusu aracı dava dışı İsa'dan satın aldığı, bu satışa istinaden aracın davacı adına 12.04.2007 tarihinde trafik siciline kaydedildiği, davalılardan Fahrettin'in otomobil galericisi olduğu ve bu satışa aracılık ettiği; davacının dava konusu araçta meydana geldiğini ileri sürdüğü arızalarla ilgili olarak, 17.04.2007 ila 22.10.2007 arasındaki muhtelif tarihlerde Kocaeli ve Yalova'daki üç ayrı ... yetkili servisine başvurduğu, ayrıca, davalılardan ... Otomotiv San. A.Ş.'ne 26.09.2007 tarihli ihtarnameyi göndererek, ayıplı olarak imal edildiğini ileri sürdüğü aracın 15 gün içerisinde değiştirilmesini istediği, 04.10.2007 tarihli cevabi faks mesajında, aracın ücretsiz olarak değiştirilmesini gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığı yönünde açıklama yapıldığı; davacının ... San. A.Ş. ( eldeki davanın davalısı durumundaki üretici ) hakkındaki 24.09.2007 günlü şikayet dilekçesi üzerine, Kocaeli Tüketici Sorunları İl Hakem Heyeti Başkanlığı'nca verilen 22.10.2007 gün ve 20/25 sayılı kararın hüküm fıkrasında, "Tüketici Canatan'ın 2. el ... aracının direksiyon kilitlenmesi ve klimadan koku gelmesi hakkındaki şikayeti görüşülmüş olup, araç bir yıl içinde 6'dan fazla servise gittiğinden ve garanti süresi dolmadığından..." şeklindeki gerekçeyle ve 14.06.2003 tarih ve 25138 sayılı R.G.'de yayımlanan Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik'in 14/a maddesindeki hükme dayalı olarak "...Tüketicinin değişim talebinde haklılığına, ilgili firmanın aracı ayıpsız bir yenisiyle değiştirmesine..." karar verildiği, akabinde eldeki davanın açıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, maddi olgunun ve davanın açıklanan içeriğine göre, davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olup, olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yukarıda belirtildiği üzere, eldeki dava tüketici mahkemesi sıfatıyla görülmek üzere asliye hukuk mahkemesinde açılmış; dava dilekçesinde hem üretici firma hem de davacının aracı satın almasına aracılık ettiği belirtilen otomobil galericisi davalı olarak gösterilmiş; iddia ve talep de, açıkça 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'a ve ilgili yönetmelik hükümlerine dayandırılmıştır. Başka bir ifadeyle, eldeki dava, davalılardan ... tarafından üretilip, dava dışı yetkili bayi tarafından yine dava dışı bir kişiye satılan ve el değiştirmeler sonucunda davacının mülkiyetine geçip, adına trafiğe kaydedilen otomobildeki ayıplar nedeniyle, üreticinin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'da düzenlenen sorumluluklarına dayanılarak açılmıştır.
Bu noktada, konuya ilişkin kanuni düzenlemelere değinilmesinde yarar bulunmaktadır:
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3. maddesi,
"Bu kanunun uygulanmasında;
e ) Tüketici: Bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi,
f ) Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri,
l ) İmalatçı-Üretici: Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere tüketiciye sunulmuş olan mal veya hizmetleri ya da bu mal veya hizmetlerin hammaddelerini yahut ara mallarını üretenler ile mal üzerine kendi ayırt edici işaretini, ticari markasını veya unvanını koyarak satışa sunanları,
İfade eder." hükmünü taşımaktadır.
Davalılardan ... San. A.Ş.'in davaya konu aracı ürettiği çekişmesiz ve bu nedenle de 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un metni yukarıda bulunan 3/e maddesi anlamında 'üretici' niteliğinde bulunduğu açıktır.
Davacının, aynı maddenin ( 1 ) bendi anlamında 'tüketici' olarak kabul edilip, edilemeyeceğine gelince; önemle belirtilmelidir ki; anılan hükmün, bir gerçek veya tüzel kişinin tüketici olarak kabul edilebilmesi için aradığı tek koşul, onun bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinmiş, kullanmış veya yararlanmış olmasıdır. Somut olaydaki gibi, bir malın satın alınmasının söz konusu olduğu hallerde, malın alıcı tarafından daha sonra başkasına ve hatta onun tarafından da başkalarına satılmış olması, dahası son satıcının metni yukarıda bulunan ( f ) bendi anlamında satıcı niteliğini taşımaması, garanti süresi dolmuş olmadıkça, son alıcı sıfatıyla o malın maliki olan gerçek veya tüzel kişinin tüketici sıfatı taşımasına engel değildir. Başka bir ifadeyle; kanunun aradığı anlamda 'tüketici' niteliğinde bulunan bir kişi, malı ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişi niteliği taşımayan, dolayısıyla kanun anlamında 'satıcı' olarak kabul edilemeyecek durumda bulunan bir kişiden satın almış dahi olsa, malın garanti süresi içerisinde üreticiye karşı kanundan kaynaklanan haklarını ileri sürme ve kullanma olanağına sahiptir. Otomobil, garanti belgesi ile birlikte satılması zorunlu olan bir maldır ve garanti süresi içinde el değiştirmesi durumunda dahi garanti borcu ortadan kalkmaz; satın alan tüketici de sağlanan garantiden yararlanabilir.
Somut olayda, davacının dava konusu aracı ticari veya mesleki bir amaçla edinmediği çekişmesiz ve bu nedenle de yukarıda belirtilen kanun hükümleri çerçevesinde -garantiye ilişkin koşulların mevcut bulunması halinde- tüketici olarak kabul edilmesi gerektiği açıktır.
Somut olay garanti kavramı yönünden irdelendiğinde:
Dava konusu aracın garanti süresi konusunda yerel mahkemece herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmamıştır. Dosyada Örneği bulunan "Garanti Şartları ( Tüketici )" başlıklı belgenin 1. maddesinde "Garanti süresi malın teslim tarihinden itibaren başlar ve 2 yıl/100.000 km.'dir ( hangisi önce gerçekleşirse )" hükmü bulunmakta ise de; bu belgenin dava konusu araçla ilgili olup olmadığı belirli bulunmadığı gibi, belgede sözü edilen koşulların dava konusu araç yönünden gerçekleşmiş olup, olmadığı yönünde yapılmış bir inceleme ve araştırma da yoktur. Dahası Hukuk Genel Kurulu'nun 05.10.2005 gün ve Esas: 2005/4-487, Karar: 2005/553 sayılı kararında da belirtildiği üzere, ortaya çıkan ayıp gizli ayıp niteliğinde ise, garanti süresinin dolmuş olması sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Böylesi bir durumda, alıcı ( malik ) 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine dayanarak hak talebinde bulunma olanağına sahiptir.
Öte yandan, anılan kanunun 23. maddesi, "Bu kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır" hükmünü taşımaktadır. Böylece, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, dava türleri açısından herhangi bir ayırım yapmaksızın, bir uyuşmazlığa tüketici mahkemesince bakılmasının tek koşulu olarak, uyuşmazlığın kendisinin uygulanmasıyla ilgili olarak çıkmış olmasını aramıştır.
Bu durumda; özel daire bozma ilamında da belirtildiği üzere, davalı üretici şirket hakkındaki dava yönünden görev tüketici mahkemesine aittir. Yine, bozma ilamında açıklandığı gibi, somut olayda davacının aracı satın almasına aracılık ettiği dosya kapsamından anlaşılan diğer davalı Fahrettin hakkındaki dava yönünden genel mahkemeler görevli ise de, genel ve özel mahkemelerin görevinde bulunan davaların birlikte görülmesi gereken hallerde, her iki davanın özel mahkemede görülmesi zorunludur. Kaldı ki; davacı vekili, 01.02.2008 havale günlü dilekçesinde, davalılardan Fahrettin hakkındaki davadan feragat ettiğini bildirmiş; yerel mahkeme iş bu feragat beyanını dikkate almamış, feragatle ilgili bir hüküm kurmamıştır.
Hal böyle olunca; yerel mahkemece, öncelikle, dava konusu araçta var olduğu davacı tarafça ileri sürülen ayıpların garanti süresi içerisinde ortaya çıkmış olup, olmadıklarının yöntemince araştırılıp, saptanması; bunların garanti süresi içerisinde ortaya çıktıklarının saptanması halinde davaya bakma görevinin kendisine ait olduğunun benimsenmesi; eğer bu ayıplar garanti süresinin dolmasından sonra ortaya çıkmış iseler, bu kez, gizli ayıp niteliğinde olup olmadıklarının yine yöntemince ve bilirkişi aracılığıyla belirlenmesi, gizli ayıp niteliğinde olmaları halinde de yine görevin benimsenmesi ve davaya devam olunması, aksi takdirde şimdiki gibi görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile ve gerek kanuna ve gerekse atıf yapılan Yargıtay kararlarına uygun olmayan gerekçelerle direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı, özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerle ve açıklanan bu ek gerekçeyle bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ve ayrıca yukarıda açıklanan ek gerekçeyle H.U.M.K.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 25.11.2009 gününde oybirliği ile karar verildi
Duyurular
- DOLANDIRICILIK UYARISI !!!
ADIMIZI KULLANARAK VEYA BÜROMUZDAN, ADLİYEDEN VEYA ...
- YILLARA GÖRE KIDEM TAZMİNATI TAVANI